Uzun Bir Aranın Ardından…

Ormanlar yanarken sessizlik daha da derinleşiyor. Her kıvılcım, bir yaşam alanını, bir sesi, bir gölgeyi yok ediyor. Geriye sadece kül değil; sorular, sorumluluklar ve sarsıcı bir gerçeklik kalıyor.

Uzun Bir Aranın Ardından…

Uzun bir süredir bloguma yeni bir yazı ekleyememiş olmanın burukluğunu yaşıyorum. Hayatın koşturmacası, zaman zaman üretkenliğimizin önüne geçebiliyor. Ancak bu sessizliğimi bozmak için daha anlamlı bir neden düşünemezdim: Türkiye’de peş peşe yaşanan orman yangınları.

Doğaya olan bağlılığım ve bu topraklara olan sorumluluk duygum beni, geçtiğimiz hafta sonu ve bu hafta ortasında iki farklı şehirde yangın söndürme çalışmalarına katılmaya itti. 28 Haziran Cumartesi günü Bilecik’in Gölpazarı ilçesindeydim. Ardından 2 Temmuz Çarşamba günü Kocaeli’nin Derince ilçesindeki yangınla mücadelede gönüllü olarak yer aldım. Her iki deneyim de bana, doğanın nefesini nasıl kaybettiğini ve biz insanların nasıl bir sınavdan geçtiğini derinden hissettirdi.

Bu yazıda, Türkiye genelindeki orman yangınlarının sayısal ve güncel boyutlarını ele alacak ve Bilecik ile Kocaeli’deki gözlemlerimi ve yaşadıklarımı sizlerle paylaşacağım. Doğa sadece bize ait değil; biz doğaya aitiz.

Türkiye Genelinde Orman Yangınlarının Durumu

Türkiye, yaz ayları geldiğinde orman yangınlarıyla ne yazık ki kaçınılmaz olarak yüzleşiyor. Ancak 2025 yazı, geçmiş yıllara kıyasla daha erken ve yoğun bir yangın sezonuyla başladı. Haziran ayının ortalarından itibaren artan sıcaklıklar, düşük nem oranı ve kuvvetli rüzgarlar, yangın riskini neredeyse tüm ülkeye yaydı. Akdeniz ve Ege bölgelerinde başlayan yangınlar, zamanla Marmara, İç Anadolu ve Karadeniz’e kadar ulaştı.

Bu yangınların yalnızca fiziksel alanları değil; yaşam alanlarımızı, biyolojik çeşitliliğimizi ve ruh halimizi de etkilediğini görmek mümkündür. Özellikle tarım alanlarıyla iç içe geçen ormanlık bölgelerde çıkan yangınlar, sadece ağaçları değil; çiftçilerin emeğini, köylülerin geçimini ve hayvanların yaşam alanını da yok ediyor. Her bir yangın, sadece birkaç kilometrekarelik bir alanın değil, o alanla birlikte yaşayan her canlının geleceğini tehdit etmektedir.

Üstelik günümüzde bu yangınlar artık sıradan doğa olayları olmaktan çıkmış durumdadır. İklim krizinin etkileri, yangınların hem sıklığını hem de şiddetini artırıyor. İnsan kaynaklı ihmaller ise bu felaketi daha da körüklüyor. Piknik ateşlerinden izmaritlere, anız yakmalardan enerji hatlarına kadar birçok faktör, kontrolsüz bir şekilde doğaya zarar vermeye devam etmektedir.

Sayısal Veriler

  • Haziran 2025 ayı boyunca toplam 1.563 yangın çıktı. Bunların 612’si orman, 951’i ise zirai alan yangınıydı.
  • 27–30 Haziran arasında sadece dört gün içinde 147 orman ve 195 tarımsal yangın yaşandı.
  • 1–5 Temmuz tarihleri arasında ise Türkiye genelinde 342 yangın çıktı. Bu yangınlardan 6’sı hâlen kontrol altına alınabilmiş değil.
  • 2025’in ilk beş ayında (1 Ocak–16 Haziran) yanan orman alanı 687 hektar iken, Haziran sonu itibarıyla bu rakam 800 hektara yaklaştı.

Genel Gözlemler

Geçtiğimiz yıla (2024’ün aynı dönemi) kıyasla yanan alan miktarında önemli bir düşüş yaşanmıştır. Örneğin, 2024 yılının aynı döneminde 2.194 hektar orman alanı yanmışken, bu yıl söz konusu alan 687 hektara gerilemiştir.

Yıllık bazda yangın sayılarındaki yükseliş devam etmektedir. 2000’li yılların başında yılda ortalama 2.091 yangın çıkarken, bu sayı 2024’te 3.797’ye kadar yükselmiştir.

Yangınların büyük çoğunluğu; kasıt, ihmal veya yanlış kullanım gibi insan kaynaklı sebeplerden çıkmaktadır. Yıldırım gibi doğal etkenler ise çok daha az etkili olmaktadır.

İklim krizinin etkisi, uzayan yangın sezonu (Mayıs–Kasım), artan sıcaklıklar (40 °C üzeri) ve düşen nem oranları (< %20) ile açıkça hissedilmekte ve bu durum riskleri artırmaktadır. Ayrıca kuraklık ve rüzgâr (Lodos, Poyraz) yangınların büyümesini kolaylaştırmaktadır.

Orman yangınlarının bu denli yaygınlaşması, sadece meteorolojik ya da coğrafi etkenlerle açıklanamaz. İnsan faaliyetlerinin bu yangınlarda büyük bir rol oynadığı gerçeği artık açıktır. Anız yakılması, açık alanda kontrolsüz ateş kullanımı ve cam atıklarının güneşle teması gibi basit ihmaller bile koca ormanların kül olmasına neden olabilmektedir.

2025 yılı özelinde olumlu gelişme, yanan alan miktarının geçen yıla göre düşmüş olmasıdır. 2024’ün aynı döneminde yaklaşık 2.194 hektar orman alanı yanmışken, bu yıl bu rakamın 687 hektarda kalması umut vericidir. Ancak bu düşüş, yangın tehdidinin ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir. Tam tersine, mevcut koşullar yangınların daha da yıkıcı olabileceğini göstermektedir.

Yangınla mücadelede en önemli unsur erken müdahaledir. Özellikle yerel gönüllülerin ve sivil toplum kuruluşlarının desteği, ilk müdahale süresini ciddi şekilde kısaltmaktadır. Bununla birlikte yangınla mücadelede teknolojik destek (drone, ısıya duyarlı kamera, hava araçları) de gün geçtikçe daha fazla önem kazanmaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye’de yaşanan orman yangınları artık sadece bir yaz felaketi değil; iklim krizinin, yanlış kentleşmenin ve çevresel ihmallerin sonucu olan çok yönlü bir afet haline gelmiştir. Bu nedenle bireysel farkındalık kadar, kurumsal sorumluluklar ve sürdürülebilir çevre politikaları da büyük önem taşımaktadır.

Bilecik – Gölpazarı

Bilecik – Gölpazarı Yangını (28 Haziran 2025)

28 Haziran Cumartesi günü, Sakarya’nın Taraklı ilçesinde başlayan orman yangını, kısa sürede rüzgârın etkisiyle Bilecik’in Gölpazarı ilçesine sıçradı. En fazla etkilenen bölgelerden biri, Tongurlar Köyü’ne bağlı Urgancılar Mahallesi oldu. Yangın; yalnızca ormanları değil, köyleri, evleri ve hayvan yaşamını da etkisi altına aldı.

Toplamda 9 köy risk altına girdi, 7 köy ise tamamen tahliye edildi. 367 kişi, 1.471 büyükbaş ve 1.621 küçükbaş hayvan güvenli bölgelere taşındı. Köprücek Köyü’nde 13 ev tamamen yandı, yangından yalnızca iki yapı zarar görmeden kurtulabildi. Bu sırada bazı vatandaşlar, alevlerin sadece birkaç metre uzağındayken tahliye edilebildi.

Yangına; Orman Genel Müdürlüğü, AFAD, itfaiye ekipleri, jandarma, AKUT ve yerel halk müdahale etti. AKUT; Eskişehir, Afyonkarahisar, Ankara, İstanbul ve Kocaeli ekiplerinden oluşan 78 kişilik gönüllüsüyle sahada aktif görev aldı. Dumandan etkilenen vatandaşların ve hayvanların tahliyesine destek verdiler. Ekipler, zorlu ormanlık arazide 58 km yol açarak müdahaleyi hızlandırdı. Hava araçları, dronlar ve termal kameralarla sıcak noktalar tespit edilerek yönlendirme sağlandı.

Yangın, yaklaşık 26 saat süren mücadelenin sonunda kontrol altına alındı. Geniş çaplı soğutma çalışmaları ise gece boyunca devam etti.

Bilecik Yangınına İlişkin Ek Sayısal Veriler:

  • Müdahale Kapasitesi (Zirve Dönem):
    • Personel: 789
    • Hava Araçları: 4 uçak, 11 helikopter
    • Kara Araçları: 32 arazöz, 15 itfaiye aracı, 40 su tankeri, 27 iş makinesi
  • İnsani Etki:
    • Dumandan Etkilenen Kişi Sayısı: 106
    • Yaralanan Kişi Sayısı (Yanık): 2
    • Tahliye Edilen Köy/Mahalle Sayısı: 10
  • Maddi Hasar (Resmi Bakanlık Verileri):
    • Hasar Gören Konut: 69
    • Hasar Gören İş Yeri: 3
    • Hasar Gören Tarımsal Yapı (Ahır): 27
  • Adli Süreç:
    • Gözaltına Alınan Kişi Sayısı: 3

Kocaeli – Derince

Kocaeli – Derince Yangını (2 Temmuz 2025)

2 Temmuz Çarşamba günü, öğle saatlerinde Derince Yenikent Mahallesi’nde çıkan orman yangını, yerleşim yerlerine çok yakın bir bölgede meydana geldi. Kuvvetli rüzgâr nedeniyle kısa sürede yayılan yangın, ikinci bir odak noktasında yeniden başladı. Bu durum ekiplerin dikkatini çekerken, bazı evler de tedbiren boşaltıldı.

Yangına 173 personel, 61 araç, helikopter, arazöz, dronlar ve çok sayıda destek ekibiyle müdahale edildi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Orman İşletme Müdürlüğü, AFAD, jandarma, itfaiye ve AKUT Kocaeli ekibi koordineli bir şekilde çalıştı. AKUT Kocaeli gönüllüleri; orman sınırında yaşayan vatandaşların güvenli tahliyesine, söndürme ve soğutma çalışmalarına destek verdi, ayrıca yangın alanındaki araç trafiği ile saha organizasyonunda aktif görev aldı.

Yaklaşık 5 saat süren yoğun mücadelenin sonucunda yangın kontrol altına alındı. İkinci yangın noktası da akşam saatlerine doğru söndürüldü. Bu yangında can kaybı yaşanmadı ancak ormanlık alan ciddi zarar gördü. Gönüllülerin desteği, profesyonel ekiplerle birlikte yangının büyümesini önlemede büyük rol oynadı.

Kocaeli Yangınına İlişkin Ek Sayısal Veriler ve Önlemler:

  • Müdahale Kapasitesi:
    • Personel: 141
    • Araç: 61 (Helikopter, arazöz ve iş makineleri dahil)
  • İnsani Etki:
    • Dumandan Etkilenen Kişi Sayısı: 3 (Söndürme çalışmalarına katılan personel)
  • Önleyici Yönetim Tedbirleri (15 Mayıs – 1 Kasım 2025 Dönemi):
    • Giriş Yasağı Uygulanan Yüksek Riskli Orman Bölgesi Sayısı: 33
    • Uygulama: Belirlenen bu bölgelere kamu girişi tamamen yasaklanmıştır. Ek olarak, resmi mesire alanları dışında tüm ormanlık alanlarda ateşli piknik, mangal, havai fişek gibi yanıcı faaliyetler yasaklanmıştır.

Sessiz Kalırsak Sıra Nefesimize Gelecek

Ormanlar yanarken sadece ağaçlar değil, içimizdeki vicdan da yanıyor. Toprak çatlıyor, hayvanlar kaçıyor, kuşlar göç etmeye fırsat bulamadan susuyor. Her bir yangın, bizden bir şey eksiltiyor; bir hatıra, bir manzara, bir nefes daha… Bu yangınlarda doğanın feryadını duymak için illa alevlerin ortasında olmak gerekmiyor. Bazen sadece bir yüreğin yanması bile yeterlidir.

Bugün Türkiye’nin dört bir yanı, özellikle yaz aylarında orman yangını tehdidiyle karşı karşıyadır. Bilecik’te, Kocaeli’de ve daha nice kentte doğayla aramıza giren o ateş, aynı zamanda ihmallerin, bilgisizliğin ve bazen de umursamazlığın ateşidir. Yangın, sadece doğanın değil, insanlığın da sınavıdır. Biz bu sınavı ya geçeceğiz ya da doğanın bizi affetmeyeceği bir geleceğe mahkûm olacağız.

Yangınlara sadece müdahale etmek yeterli değildir; önleyici adımlar da atmak zorundayız. Eğitim, denetim, bilinçlendirme ve yasal düzenlemeler, bu süreci şekillendirir ve yönlendirir. Bir ormanı yakmak yerine, bir kibritin yere düşmesini engellemek bin kat daha değerli olur. Bu yüzden birey olarak da toplum olarak da sorumluluk almamız gerekiyor.

Bir diğer önemli nokta ise gönüllülüktür. Yangın anında canını ortaya koyan insanlar yalnızca fiziksel destek vermiyor; topluma umut ve direnç de aşılıyor. AKUT, AFAD, itfaiye, yerel gönüllüler, traktörünü arazöze çeviren çiftçiler… Hepsi bu mücadelenin kahramanlarıdır. Onlara teşekkür etmek kadar, onlardan ilham alarak bu mücadelenin bir parçası olmak da gerekir.

Bu yazı, sadece yangınları anlatmak için değil, doğaya olan bağlılığımı ve mücadele çağrımı ifade etmek için yazıldı. Eğer bir çocuğun koştuğu kır çiçeği tarlası, bir yaşlının gölgesinde dinlendiği çınar ağacı ya da bir kuşun sabah ötüşü hâlâ kıymetliyse, bu yangınlar karşısında sessiz kalamayız.

Kaynaklar;

Yazar Metin METE

Yazmayı, üretmeyi, öğrenmeyi ve paylaşmayı seven; tasarım, kodlama ve yaratıcılıkla dijital dünyaya iz bırakmak isteyen bir hayalperest.

Henüz yorum yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir